Vurmuyor yüzüne eskisi gibi sanki, Güneşin ısıtmıyor içimi... Gelmiyor içinde uzatmak ellerini... Ellerin tutamıyor bir kalbi...
Bir kağıt,bir kalem, bir yanmış,bir sönmüş,bir bitmiş sigara... Hayatım bu... Sökülmüş,atılmış,kırılmış,dökülmüş hep paramparça... Yolun sonu bu...
Yalnızlık... Saklandığın o küçük delikte buluyor seni... Yalnızlık... Seviştiğin o kalpsiz bedende uyuşturuyor seni... Yalnızlık... Sıkıştığın o küçük evinde vuruyor seni... Yalnızlık öldürüyor seni! Öldürüyor beni!
Benim için siler misin geceyi gökyüzünden Benim için tutar mısın kendi ellerinden Benim için okşar mısın saçının her telini Kendin için yakar mısın mumları bu gece
Mutlu yıllar Mutlu yıllar sevgilim Sensiz kutlar bu gece tüm aşıklar Çok yalnızlar Ellerinde yıldızlar Kalplerinde umutlar Bekliyorlar
Bizim için bir şarkı çal Sessizliğin içindeyim Çok karanlık bir yerdeyim Uzat bana ellerini Korkuyorum, derindeyim
Nefesim biter, sesim yetmez, çıkmaz sana yollar Güneş doğar güneş batar, kayıp bize yıllar Şarkı susarsa, bir gün yine başlar Kim bilir bir gün güneş yine bizim için doğar
Hep bu şarkılarla Kıymetsiz dualarla Utanmaz bir yağmurla Nereye gidiyorsun?
Yolları duvarları geç yavaş yavaş Giderken bu kentten bir piç gibi bırak yalnızlığını Ve o siyah saçlarını kes yavaş yavaş Giderken terkederken savur yüzüne yalnızlığının
Ve unut ne yaptı sana Unut neler anlattı Unut ne varsa vazgeçtiğin
Hep bu şarkılarla Yüzünde korkularla İçinde simsiyahlar Nereye gidiyorsun?
Bu sahte baharlarla Kıymetsiz dualarla Utanmaz bir yağmurla Yine mi gidiyorsun?
Çocuk, Her vedanın ardında bir bekleyeni vardır kimsenin bilmediği Ve her gözyaşının altında bir dua kimsenin duymadığı Çevir gökyüzüne başını. Bakma arkana! Daha sert basa basa, daha güçlü! Anlat bu kara şehrin yollarına ak adımlarınla! Gitmek yenilmek değildir kazanmak da! Gitmek gitmektir işte. Hepsi bu.
Karanlığı bölen cılız bir ışık gibi. Fırtınada çırpınan kanatlar gibi. Islanmaktan korkmayan bir kelebek gibi seni sevdim. Okyanusta kağıttan bir gemi gibi. Baharı beklemeden açan tomurcuk gibi.
Sanki ilk kez seven bir çocuk gibi seni sevdim. Sana sarılınca geçer sandım. Sana inanınca biter sandım. Sana bağlanınca düşmem sandım. Her yanım yarım yarım, kalbim yine darmadağın.
Kara Sevda 26 Ekim 41. Bölümde Çalan Pera Ağla Ağla Şarkısı
Sevilen dizi Kara Sevda Nihan ve Kemal’in ölümsüz aşklarına şahitlik ederken dizide çalan şarkı izleyenler tarafından beğenildi. Kemal ve Nihan’ın bu güzel anlarında Pera’nın Ağla şarkısı dizinin arka fonundan izleyenler ile buluşuyor.KAra sevda ağla ağla , kara sevda 41. bölümde çalan şarkı kime ait? kara sevda 41 bölüm pera şarkısı dinle gibi tüm soruların yaıntlarını sarkisozlerimiz.net sitesinde bulabilirsiniz.
Sancak hayranlarının beklediği albüm çok yakında sevenleri ile buluşuyor.
Sancak yağmur yeni albüm
SANCAK'ın yeni albümü 'YAĞMUR' Kasım ayında sevenleri ile bulışuyor Sancak yeni albümü Yağmur 6 parçadan oluşuyor. Sancak ve yeni albümü Yağmur ve albümde yer alan tüm yeni şarkıları sarkisozlerimiz.net sitesinde bulabilirsiniz.
Sancak yeni albümü Yağmur için hazırlanan bu video çekimleri Wabe Yapım tarafından kurgu ve montajı Burak Serbest beye aittir.Sancak yani albümünde hangi şarkılar var? sancak yeni albümü yağmur müzikleri gibi konuların tüm yanıtlarını yayınımızdan bulabilirsiniz.
YAğmur ŞArkı Sözleri
Bana bu sözleri yazdıran o kadın kimdi? Geceleri yağmura nispet olan o gözyaşları dindi. İnanır mısın bir evim bile var, bir düzenim de şimdi. Ve acı olan da; odalarıma başka kokular sindi. İçimi söndüren yağmur, gözyaşımı bastıran yağmur. Her gece sesimi duyan yağmur, bana direndi aniden. Birisi uyudu göğsümde, hiç ölmedim böyle ömrümde. Sanki gözün hep üstümde. Neden? Neden.. Kapı mı çalar mısın yüzün olsa. Sana yer olur mu yastığımda? Senin de kokun ne de olsa başkasındaydı. Şu an seni unuturum gücüm olsa. Birkaç damlasın yastığımda. Ağlamaların ne de olsa başkasınaydı. Sana yalanları söyleten o adam kimdi? Geçemediğim sokaklarına döktüğüm yaşım dindi. Sarılır mısın sokağın başında görsen beni şimdi? En acı olan da; kollarıma başka kokular sindi. İçimi söndüren yağmur, gözyaşımı bastıran yağmur. Her gece sesimi duyan yağmur, bana direndi aniden. Birisi uyudu göğsümde, hiç ölmedim böyle ömrümde. Sanki gözün hep üstümde. Neden? Neden.. Kapı mı çalar mısın yüzün olsa. Sana yer olur mu yastığımda? Senin de kokun ne de olsa başkasındaydı. Şu an seni unuturum gücüm olsa. Birkaç damlasın yastığımda.
(Bugün günlerden hiç benim adım yok. Kanatlanıyor içimden binlerce siyah kelebek. Savruluyor rüzgârda yaprak gibi Kalbim, uzaklarda bir yerde. Kalbim kayıp.) Sessiz, yorgun, ağır, gözkapaklarım kapanıyor yine… Yine… (Karanlığa dokunabiliyor sanki ellerim.) Yıkık, dökük, bu şehrin duvarları birer birer üstüme yıkılıyor yine… (Sadece sesler duyuyorum..) Yine… (Ayak sesleri uzaklarda..) Kuş sürüleri terk ederken bu şehri, ardında yoksul ve kimsesiz çocuk gibi bırakıyor yine… (Susuyorum.) Yine… (Sessizlik keskin..) Ve sonbahar sinsice yaklaşarak peşinde köpek gibi bir yalnızlığı üstüme sürüklüyor yine… (Bekliyorum) Yine… (Beklemek keskin) Sözler hep yalan! Yeminleri unut! Bir veda bir sebepsiz tokat gibi çarpıyor yine… (Burdan gitmem gerek) Yüzüme…
Şarkılar yalan! Duyduklarını unut! Bir hikaye rüzgarın ellerinde savruluyor yine… (Herşeyi unutmam gerek) Yine! Kestim! Akıttım! Damarlarımdaki kanımda akan o kirli siyah yalanları! (Acımıyor bileklerim) Olmadı! (Acımıyor hiç) Sildim! Çıkardım! Yüzümden kazıdım yüzüme çizdiğin o siyah derin yazıları! (Acımıyor ellerim avuçlarım) Olmadı! (Acıtmıyor hiçbirşey) Kustum! Tükürdüm içimde senden kalan o keskin o acıtan hatıraları! (Acımıyor tenim, ve acımıyor) Olmadı! (Dokunduğun yerler) Söktün! Defalarca diktim o küçük ellerinle açtığın ve sızlayan bütün yaralarımı! (Acımıyor artık kalbim) Olmadı! (Kalbim) Bana ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın çocuk! (Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ellerimin izlerini.) Niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın ahh çocuk! (Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki kaderimin sökülüşünü.) Bana ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın çocuk! (Sadece sessizce durup öylece izlemek istedim bir meleğin ellerindeki kalbimi.) Niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın ahh çocuk! (Sadece öylece durup sessizce izlemeyi istedim, sadece bir meleği sevmeyi.) Göremiyorum, duyamıyorum artık dokunamıyorum çocuk! (Hep bir şey eksik gibi ve hep bir şey yarım ve hep bir şey yok artık sanki.) Anlatamıyorum anlatamıyorum artık ağlayamıyorum çocuk! (Ne bir ışık var ne de bir şarkı artık sokaklarında bu kaybetmiş şehrin) İnanmıyorum inanmıyorum artık inanamıyorum çocuk! (Ne bir isim var duvarlarında, ahh ne de okunabilen bir cümle.) Bilmiyorum bilmiyorum artık sevemiyorum çocuk! (Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ölümümü.) Ne yağmur, ne kar, ne yüzüme vuran rüzgar, canımı yakan acıtan sonbahar, seni silmedi çocuk! (Öyle beyaz) Silemedi çocuk! (Öyle maviydi ki) Alev alev yanan kirpiklerinden saçılan kıvılcımlarınla başlayan bu yangın daha sönmedi çocuk! (Öyle güzeldi ki ve öyle..) Sönemedi çocuk! (Öyle masum ama… ) Bu viran şehirde, bu viran hikaye henüz bitmedi! Bitmedi bitmedi bitmedi bitmedi bitmedi çocuk! (Öyle yanlış öyle…) Bitemedi çocuk! (Öyle yanlış ki ve öyle… ) Bu yalan şarkılar, bu aciz dualar seni geri getirmedi getirmedi getirmedi çocuk! (ve öyle çocuk) Dönmedin çocuk! (Kalbim…) Bana ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın çocuk! (Tüm maviler kirli şimdi ve tüm beyazlar utanç içinde ve sadece uyumak) Bunu niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın çocuk!? (Uyumak istiyorum… ) Göremiyorum, duyamıyorum artık dokunamıyorum çocuk! Anlatamıyorum anlatamıyorum artık ağlayamıyorum çocuk! İnanamıyorum inanamıyorum artık inanamıyorum çocuk! Bilmiyorum bilmiyorum artık sevemiyorum çocuk! Bana ne yaptın... Ne yaptın... Ne yaptın... Ne yaptın çocuk! (x2) Bunu niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın çocuk...