A'dan Z'ye Donanım
1.3 Bilgisayar Çevre Birimleri
Bu birimler bilgisayar kasası dışında bulunup bilgisayara bağlanan birimlerdir. Çevre birimleri genel olarak üç grupta sınıflandırılır: bunlar giriş birimleri, çıkış birimleri, iletişim birimleri.
1.3.1 Giriş Birimleri
1.3.1.1 Klavye (Keyboard)
Üzerinde harfler, sayılar, işaretler ve bazı işlevleri bulunan tuşlar vardır. Q klavye ve f klavye (Türkçe daktilo klavyesi) olmak üzere iki şekilde sınıflandırılabilir.
1.3.1.2 Barkod Okuyucular
Mağaza ve büyük marketlerde kullanılan ve barkod okuyucu olarak adlandırılan tarayıcılar vardır. Mağazalarda her ürünün kendine ait bir numarası bulunmaktadır. İngilizce kısaltımı UPC olan uluslararası ürün kodu (uük) 'nun bir parçası olan bu numara, ürün üzerindeki etikette dikey çubuklarla gösterilir. Bu çubuklar, çubuk kodlar olarak algılanmakta olup, yalnızca çubuk kod okuyucusu tarafından okunabilir. Bu tarayıcılar, satılan ürünlerin üzerindeki seri numarasını okuyarak bu numaranın karşılığı olan ve bilgisayarın belleğinde bulunan "fiyat-isim-model" gibi bilgilerin ekrana, oradan da fatura veya satış fişine yazdırılmasını sağlar. Barkodlarin bilgisayara takılması, birlikte gelen bir ara kablo yardımı ile olur. Bu ara kablo, klavye ve barkodun aynı soket yardımı ile kullanılmasını sağlar. Takılması çok kolaydır. Barkod desteği olan yazılımların çoğunda, herhangi bir tanımlamaya ihtiyaç olmadan sisteme uyarlanır.
1.3.1.3 Grafik Masası
Özel bir kalem kullanarak ekranda yazı ve şekillerin gözükmesini sağlayan küçük kare biçiminde masadır. Masa üzerindeki hareketlerin bilgisayara aktarılmasını sağlar. Daha çok masa üstü yayıncılıkta, çizgi film ve karikatür hazırlanmasında kullanılır.
1.3.1.4 Dokunma Ekranları (Touch Screen)
Ekranda gözüken komut üzerine parmak ile dokunduğunda o komutun çalışmasını sağlayan ekran tipidir.
1.3.1.5 Oyun Çubuğu (Joystick)
Genellikle oyun oynamak için kullanılır. Üzerinde bulunan tuşlarla çalıştırılarak bilgisayara komut verilmesi sağlanır. Bilgisayardaki bazı oyunların rahat ve gerçeğe daha yakin kontrol edilmesine yarayan bir aygıttır. Oyun çubuğu olarak da bilinir. Bir bilgisayara iki oyun çubuğu bağlanarak bir oyunu iki kişinin karşılıklı oynaması sağlanabilir. Bilgisayara bağlanması çok kolaydır. Bir oyun çubuğu bağlantısı için, ı/0 kartı üzerinde bulunan game port kullanılabilir. Ayrıca birçok ses kartı üzerinde de bir game port vardır. İki oyun çubuğu bağlanması durumunda ise iki adet oyun çubuğu bağlantısına olanak tanıyan 8 bitlik bir joystick arabirimi kullanılmalıdır. Burada game port ile ilgili bir durumu belirtmek gerekmektedir. Ses kartı ve I/O kartı üzerinde aynı anda game port bulunması durumunda bir çakışma olabilir. Bu nedenle oyun çubuğu sağlıklı çalışmaz. Bu sorun, ses kartı ya da I/O kartı üzerindeki game port devre dışı bırakılarak çözülebilir. Bu işlem için ses kartı ve I/O kartı kullanıcı kılavuzundan yararlanın. Ses kartları üzerindeki game port, aynı zamanda midi girişi olarak ta kullanılmaktadır.
1.3.1.6 Fare (Mouse)
Ekranda gözüken imleç yardımıyla komut girişi yapmaya yarar. Farenin çevre birimi olarak kullanılmasıyla, işaretleme, tıklama ve sürükleme yapılarak işlemler yaptırılır.
İmleç: farenin ekran üzerinde nerede olduğunu gösterir.
Tıklama: farenin sol veya sağ tuşuna bir kez basılmasıdır.
Çift tıklama: farenin sol tuşuna kısa aralıklarla iki kez arka arkaya basılmasıdır. Bir simgeye yüklenen işlevin yerine getirilmesini sağlar.
Sürükleme: farenin sol tuşunu basili tutarak imlecin yerinin değiştirilmesidir.
1.3.1.7 Tarayıcı (Scanner)
Son yıllarda bilgisayarlı yayıncılık ve tasarım işlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte sıkça kullanılan tarayıcılar, kağıt üzerindeki grafik ve resimleri (renkli ya da siyah-beyaz) bilgisayara aktaran aygıtlardır. Klavyeler yardımıyla harf ve karakterler bilgisayara aktarılabilir ama resimlerin aktarılması ancak tarayıcılarla olanaklıdır. Tarayıcıların çalışma ilkeleri basit olmakla birlikte, lazer yazıcının tersi bir işlem yaptığı söylenebilir. Taranacak kağıt, üst tarafından alta doğru satır satır, ışığa duyarlı elemanlar tarafından taranarak sayısallaştırılır. Tarama sırasında taranan nesne bir ışık kaynağı tarafından aydınlatılır. Bu şekilde taramanın daha iyi yapılması sağlanır. Taranması istenen görüntü üzerinden ışık geçtikten sonra bir mercek aracılığıyla fotoelektrik hücrelerden oluşan bir görüntü algılayıcı (image sensor) üzerine düşürülür. Bu şekilde ışık değeri ölçülerek bu değere göre bir voltaj değeri oluşur. Değişik voltajda elektrik sinyali üreten bu algılayıcı, daha ışıklı ve daha açık tonlardaki sekilerli (desenleri) yüksek voltajla, koyu şekilleri ise düşük voltajla gösterir. Buradaki analog sinyaller, bir analog-sayısal dönüştürücü devresi ile sayısallaştırılarak bilgisayara iletilir. Sinyaller görüntü dosyası olarak bilgisayar ortamında oluşur ve resim dosyası formatında kaydedilir. Bu resim dosyası üzerinde her türlü değişiklik yapılabilir.
Tarayıcılar çözünürlüklerine, algılayabildikleri renk sayısına ve tarayabildikleri kağıt boyutuna göre çeşitli model ve tipte üretilmişlerdir. Büyük boyutlarda olmayan çalışmalar için genelde el tarayıcılar kullanılır. Sayfa üzerinde gezdirilerek kullanılırlar. A4 boyutundaki büyük tarayıcılara göre bazı üstünlükleri vardır. A4 tarayıcılar bir fotokopi makinesi gibi kullanılır. Örneğin, bir fotokopi makinesine veya a4 tarayıcıya sığmayan kalın bir kitabin sayfaları el tarayıcısı ile kolayca taranabilir. Bu ise, el tarayıcılarının, fiyatları yanında önemli bir üstünlüktür.
OCR ( Optical Character Recognition )
Tarayıcılar yardımıyla resimlerle birlikte yazılar da bilgisayara aktarılabilmektedir. Ancak bilgisayar aktarılan yazıyı resim olarak görmektedir. Bu nedenle, bir fotoğraftan farklı olmayan grafik dosyası içindeki yazılar OCR (optical character recognition/optik karakter tanıma) adı verilen programlar aracılığıyla çözülüp metin (text) dosyalarına dönüştürülür. Böylece OCR programıyla ASCII metinlere dönüştürülen yazılar üzerinde her türlü değişiklikler yapılabilir. Hem de bu şekilde saklanan dosyalar, resim dosyalarından daha az yer kaplamaktadırlar. Ancak, bunlara rağmen ocr programlarının hatasız çalışmaları henüz olanaklı değildir. Tarayıcıların bilgisayara takılması, yanlarında gelen 8 bitlik bir ara birim kartı yardımı ile gerçekleşirdi. Günümüzde tarayıcılar, her bilgisayarda olan USB portuna direkt bağlanabilmekte, ayrı bir karta ihtiyaç duyulmamaktadır. Daha sonra tarayıcının yazılımını sisteme yüklenir.
1.3.1.8 CD-Rom Sürücü (Compact Disk-Read Only Memory ) Ve CD-Rom'lar
CD-Rom Sürücüler:
Son yıllarda yaygın olarak kullanılmaya başlanan veri depolama birimidir. Bir CD'de yaklaşık 24 ciltlik bir ansiklopedideki tüm bilgiler saklanabilir. Bir program yüklerken 40 disketin takılıp çıkarılması yerine CD-rom'lar tercih edilir. CDROM'lar özellikle çok büyük yer kaplayan çoklu ortam (Multimedia) bilgilerini (ses, video, resim, animasyon) içeren yazılımlar için zorunludur. CD-rom üzerindeki bilgiler silinip değiştirilememektedir. Ancak günümüzde defalarca (yaklaşık 3000 kez) yazılıp silinebilen CD-RW' lerde mevcuttur. Yazılabilir CD-rom'lara CD-rom yazıcılarla kopyalama yapılmaktadır. CD-rom sürücülerde müzik CD'leri de dinlenebilir. Bir CD sürücü alırken veri transfer hızı büyük olanlar tercih edilmelidir. Günümüzde yaygın olarak 50 hızlı CD-rom sürücüler satılmaktadır. Standart bir CD-rom'a 650 MB veri depolanabilir. Son yıllarda yapılan çalışmalarla 700 MB veri depolanan CD-rom'larda yaygınlaşmıştır. Kapasite olarak 1 MB, resimsiz kalın bir roman kadardır. Kapasitesi düşünülerek kıyaslanırsa, bir CDROM'a 20 cilt kalınlığındaki bir ansiklopedi depolanmaktadır. Bu ansiklopediler ses, resim, video görüntü, animasyon ve grafik (çoklu ortam) özellikleri de içermektedir. Disketlere ve sabit diske veriler manyetik olarak kaydedilir. Verilerinizin bozulmaması için disketlerinizi manyetik ortamdan uzak tutunuz. CD-rom'lardaki veriler optik olarak kaydedilirler. Kolay bozulmazlar. CD-rom'lardaki verilerin korumak için çizilmemesine dikkat etmek gerekir. CD-rom sürücü varsa hard diskten sonraki en son sürücünün adını alır. Örneğin: hard disk c ve d ise, CD-rom sürücü e ile belirtilir. Bunların yanında lazer disk sürücüsü, video, kamera, mikrofon, televizyon ve radyo'da giriş birimi olarak kullanılmaktadır.
CD-Rom (Compact Disk-Read Only Memory/Kompakt Disk-Salt Okunur Bellek):
CD rom'lar, bazı özel durumlar dışında verilerin sadece okunabildiği ortamlardır. Bu özel durumlar, okunur/yazılır CD'ler ve kayıt cihazlarıdır. CD rom'lar özellikle çoklu ortam uygulamalarının en gözde elemanıdır. Bir CD rom içerisine büyük bir ansiklopediyi ya da yüzlerce oyunu sığdırmak olanaklıdır. CD rom'lar görünüş bakımından plakları andırmaktadır. Kapasiteleri ise, disketlerin çok üstünde olup 650 – 700 MB'a kadar varmaktadır. Bilgisayarlarda kullanılan CD rom'lar müzik setlerinde bulunan CD'ler ile çok benzer olmalarına rağmen, aralarında bazı farklar vardır. Bu farklar;
CD rom üzerinde hata bulma ve düzeltme özelliği vardır. CD'lerde bu özellik yoktur. ·
CD rom'ların üzerine çeşitli veriler yani resim, film, metin ve ses · gibi bilgiler sayısal olarak kaydedilir.. CD'lere sadece müzik de kaydedilebilir. Birçok CD rom sürücüye CD takılarak müzik dinlenebilir.
CD-Rom'un Okunması:
CD rom'lardaki bilgilere, bilgisayar üzerindeki CD rom sürücüleri aracılığıyla erişilir. CD rom üzerinde veriler, yani 0 ve 1 dizileri, bir grup girinti ve çıkıntı ile gösterilir. Bu girinti ve çıkıntılar, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçüktür
Sabit Bir Hızla Dönen CD Rom Üzerinde Okuma İşlemi Su Şekilde Gerçekleşir:
lazer okuyucu kafa bir isin demeti yollar. ·
bu isin, kafa üzerindeki bir dizi mercek yardımı ile CD üzerinde belli bir alana odaklanır. ·
lazer isini, CD'nin plastik kaplamasından geçerek · alüminyum tabaka üzerindeki girinti ve çıkıntılardan yansıtılır. Işın, girintiler tarafından kötü, çıkıntılar tarafından iyi yansıtılır.
yansıyan ışın elektriksel sinyallere çevrilir. ·
yorumlanan elektriksel sinyaller, verilere dönüştürülerek bilgisayara yollanır. ·
1.3.2 Çıkış Birimleri
1.3.2.1 Disket Sürücü (Disket Driver) Ve Disketler
Disketler:
Disketler, bilgisayarda bilgi kaydetmek ve taşımak için kullanılır. Bir zamanların tek sabit kayıt ortamları olduğu düşünülürse, bilgisayarda çok önemli bir yer tuttukları söylenebilir. Disketler sabit disklere göre çok yavaştırlar. Bilgisayarlarda en yaygın kullanılan disketler, 3.5" 1.44 MB'lık olanlardır.
Disket Türleri
Disketler kapasite, yüzey sayısı ve yoğunluklarına göre çeşitli türlerdedir. Bu türler söyle sıralanabilir: 720 KB'lık : çift yüzeyli (double sided), çift yoğunluklu (double density) DS/DD 1.44 MB'lık: çift yüzeyli (double sided), yüksek yoğunluklu (high density) DS/HD 2.8 MB'lık: çift yüzeyli (double sided), geliştirilmiş yoğunluklu (extended density) DS/ED
Disket Sürücüler
Disketler üzerindeki işlemler (okuma/yazma), disket sürücüler tarafından gerçekleştirilir. Disket sürücü içinde, bir kafa mekanizmasına bağlı iki adet okuma/yazma kafası vardır. Bu okuma/yazma kafaları bir motor yardımıyla hareket ettirilir. Sürücüye takılan disketin iki yüzünü, iki kafanın aynı anda taramasıyla okuma/yazma işlemi yapılır. Disketin manyetik kaplama yüzeyine kayıt yapmak için mfm (modified frequency modulation/değiştirilmiş frekans modülasyonu) yöntemi kullanılır. Bu yöntemle veri hücrelerindeki manyetik yapı değiştirilir. Veri, hücrelerde bir değişiklik olup/olmaması ile tanımlanır. Bu manyetik yapı değişiklikleri okuma/yazma kafası tarafından elektrik sinyallerine çevrilir. Disket sürücü üzerinde bulunan kontrol devresi, bu sinyalleri disket sürücü arabirimine yollar.
Her bilgisayarda bir disket sürücü bulunması gerekir. Farklı kapasite ve şekilde sürücüler vardır. Bunlar;
360 KB, 5,25" disket sürücü
1.2 MB, 5,25" disket sürücü
720 KB, 3,5" disket sürücü
1.44 MB, 3,5" disket sürücü
2.8 MB, 3,5" disket sürücü 'lerdir.
Günümüz bilgisayarlarında en yaygın kullanılan sürücü 3,5",1.44mb'lik disket sürücüdür. Bu disket sürücü 720kb ile 1.44mb'lik disketleri okuyup-yazabilmektedir.
1.3.2.2 Ekranlar (Monitörler) Ve Ekran Kartları
Ekranlar (Monitörler):
Monitör, çoğu zaman ekran olarak da bilinen, görüntüleri oluşturan, içeren ve sunan bir araçtır. Bilgisayarların çoğunda katot ışınlı (CRT-cathod ray tube) monitör kullanılır. Katot is inli monitörlerin görüntü oluşturma mantığı TV ile aynıdır. LCD liquid cyrstal display ve gaz plazma monitörler ise, daha hafif ve az yer kapladıkları için çoğunlukla taşınabilir sistemlerde kullanılırlar. Monitör, grafik kartları ile birlikte bilgisayarın temel görüntü sisteminin bir parçasıdır. Hem giriş hem de çıkış birimi olarak kullanılır. Giriş ve çıkış birimlerinden gelen verilerin sonuçlarının ekranda gözükmesini sağlar. Bilgisayarla kişi arasında iletişim sağlar.
CRT (Cathode Ray Tube) Ekran (Monitör) Ve Ekran Kartları:
Crt monitörlerin çalışma prensibi hemen hemen tüm monitörlerde (monochrom, renkli) aynıdır. Crt, elektron parçacıklarının hareketini kolaylaştırmak için havası alınmış bir tüpten ibarettir. Katod (elektron tabancası) tarafından seri halde yollanan elektron parçacıkları, tüpün değişik kesimlerine doğru hızla çarpar. Renkli monitörlerin çalışma ilkeleri de temelde aynıdır. Ama renkli monitörlerde 3 adet katot bulunur. Yeşil, mavi ve kırmızı ile bütün renkler elde edilebildiğinden, renkli monitördeki her bir elektron tabancası, ekranın gerisindeki tabakada bulunan bir fosfor noktacığına ateş eder. Elektron fosfora çarptığında onu parlatır, ama bu parlaklık çok uzun sürmez. Onun içindir ki, görüntü değişmese bile aynı işlemin tekrar tekrar yapılması gerekir. Katotlar ekranı sürekli olarak tazeler. Tarama ve tazeleme işlemi, ekranda satır satır yapılır. Bir text ekranın genişliği 80 karakter, boyu 25 satirdir. Grafik ekranda noktalar (pikseller) bulunur. Bir ekranda ne kadar çok piksel varsa ekranın çözünürlüğü artar. Örneğin çözünürlük 640 x 480, 800 x 600, 1024 x 768 piksel olabilir. Ekranın kaliteli olmasının çok büyük önemi vardır. Ekranlardan titreşimsiz ve az radyasyonlu olanları tercih edilmelidir. Ekranların boyutu, 14, 15, 17, 19 ve
LCD (Liquid Crystal Display) Monitörler:
Bu monitörler daha çok taşınabilir bilgisayarlarda kullanılır. LCD monitör, plastik bir tabaka içindeki sıvı kristalin ışığı yansıtması ilkesine dayalı olarak çalışır. LCD monitörler ışığı yansıtarak görüntü oluşturdukları için, ışıksız bir ortamda bir şey görünmez. Fazla ışıklı ortamda ise ekranda ışık yansıması olacağından görüntü yine sağlıklı olarak algılanamayacaktır. Hareketli görüntüler çok bulanıktır. Sıvı kristal akışının yavaşlığı görüntü izinin hemen silinmemesine neden olur; bu dezavantajların yani sıra, harcadığı gücün düşük olması, çok küçük hacimleri ile taşınabilir bilgisayarlar için vazgeçilmezdir. LCD monitörlerin taşıdığı olumsuzluklar son yıllarda üreticileri yeni arayışlara itmiştir. Bazı LCD modellerinde, "arkadan aydınlatma" yöntemi kullanılarak monitörün bulunduğu ortamdaki ışık dengelenir. Böylece ekrandaki istenmeyen yansımalar bir ölçüde önlenir.
LCD Monitör Çeşitleri:
Su ana kadar çeşitli LCD monitör teknolojileri kullanılmıştır. Bunlar, pasif matris, dual scan ve aktif matris'tir.
Pasif Matris Monitör: LCD monitörler genel ilkelere göre çalışırlar. Farklılaşma piksellerin aydınlatılmasında ortaya çıkar. Pasif matris monitörlerde, her bir piksel, ekran tazelenmeden önce söner. Bu ekranlarda tek bir defada bir satırdaki pikseller aktif hale getirilir. Bir piksel tekrar aktif hale getirilinceye kadar parlaklığını kaybeder. Ekran tazeleme hızı çok yavaşlayarak görüntü kalitesinin düşmesine neden olur.
Dual Scan Monitör: bu monitörler genel olarak pasif matris monitör gibi çalışırlar. Temel farklılık, ekranın ikiye bölünmüş olmasıdır. Ekranın her bir bölümü ayrı ayrı taranarak, ekran yenileme hızının iki katına çıkması sağlanır. Bu farklılık görüntü kalitesinde bir iyileşme sağlamaktadır.
Aktif Matris Monitör: pasif matris monitörlerin tersine aktif matrislerde, her bir pikseli kontrol eden ayrı ayrı transistorlar vardır. Bu transistorler, piksellerin henüz parlaklığını yitirmeden yenilenmesini sağlarlar. Her pikselin kendine ait bir regülatörü (dengeleyicisi) vardır. Bu dengeleyici yardımıyla her bir piksele ait voltaj diğerini etkilemediği için çok daha iyi görüntüler elde edilebilmektedir.
Ekran Kartları:
Ekran kartları, önceleri görüntüleri metin tabanlı monitörlere aktarmaya yarayan basit kartlardı. Örneğin, yazı yazdıkça bunları ifade eden 0 ve 1'lerden oluşan sinyalleri monitöre görüntü halinde gönderen, işlemcinin işlediği verileri doğrudan ekrana karakterler halinde yansıtan kartlardan ibaretti. Daha sonra uygulamalar geliştikçe kartlar da gelişti, ekranda grafik çizdirme özellikleri arttı. Bir gün video görüntülerinin tam ekran oynatılmasını sağlayan, bol sıkıştırmalı olduğu için az yer kaplayan MPEG-1 standardı çıktı. Bu standart, sıkıştırılmış görüntünün çözülerek kare atlamasız ve tam ekran oynatılabilmesi için özel MPEG-1 kartlar gerektiriyordu. Ancak kısa sürede güçlü ekran kartları da MPEG-1 oynatmaya başladı. O zamanlar üç boyutlu modelleme ve tasarım çalışmaları yapan (örneğin bu uygulamalarda oluşturdukları nesneleri bilgisayarda bir doku ile kaplatmak için güçlü ekran kartlarına ihtiyaç duyan) profesyoneller dışında herkes, bir ekran kartında MPEG-1 oynatma özelliği bulunup bulunmadığından başka bir şeye bakmıyordu. Tabii bir de bir ekran kartının daha fazla rengi daha yüksek çözünürlükte gösterebilmesi bellek kapasitesine bağlı olduğundan, ekran kartı üzerinde yeterli bellek bulunmasına özen gösterilirdi. Günümüzde ekran kartlarında bunların yani sıra aranacak başka ölçütler de var. Ancak sunu bastan belirtmek gerekir: bugün ekran kartlarındaki gelişmeler işlemcilerdeki gelişmeleri geçti. Teknolojisi en hızlı gelişen donanım diyebiliriz. Artik 5-6 ayda bir yeni bir ekran kartı teknolojisi çıkıyor. Günümüzdeki ekran kartları PCI ve AGP veri yolunu kullanıyorlar. Veri yollan konusuna "ana kart" bölümümüzde değinmiştik. Ekran kartlarının kendi işlemcileri ve bellekleri olur. Bugün son kullanıcıya yönelik olarak yeni çıkan ekran kartlarındaki işlemcilerin, tek basına, Pentium'lardan hemen önce kullandığımız 486 işlemciler kadar güçlü olduğu söyleniyor.
Çözünürlük, Renk, Hız : ekran üzerindeki görüntü binlerce (veya milyonlarca) noktadan oluşur. Bunlara piksel adı verilir. Her bir piksel farklı renk ve parlaklığa sahip olabilir. Bir ekranda görüntülenebilen piksel sayısına çözünürlük adı verilir. Ekranımız iki boyutlu olduğundan çözünürlük 1024x768 gibi iki rakamla ifade edilir. Bunların ilki yatay düzlemdeki, ikincisi dikey düzlemdeki piksel adedini ifade eder. Çözünürlük arttıkça ekranda daha fazla piksel görüntülenir. Ancak yüksek çözünürlükte küçülen piksellerin detay seviyesi yükselir ve monitörler boyutlarına bağlı olarak belirli bir çözünürlükten sonrasını gösteremezler. Çözünürlükler işletim sisteminde önceden belirlenmiş setler halinde tanımlanırlar (640x480, 800x600, 1024x768 gibi) ve bir bilgisayarda genelde bunların 2 veya 3'ü kullanılır. Standart monitörlerde en/boy oranı 4:3'tür. Bu çözünürlükler de buna uygundur (sadece 1280x1024 5:4'e karşılık gelir, ama bu da 4:3'e çok yakindir). Böylece görüntüler ekranda buna göre çizilir, bir daire elips seklinde görünmez. Ekran üzerindeki her piksel üç renk sinyalinin (kırmızı, yeşil ve mavi) bir bileşimi olarak görünür. Her pinel'in görünümü bu üç isinin yoğunluğu (parlaklığı) tarafından belirlenir. Her üçü de en yüksek parlaklıktaysa piksel beyaz görünür, en düşük ise siyah görünür vs. Bir pinel'de görüntülenebilen renk adedi, renk derinliğini belirler. Buna bit derinliği de denir, çünkü renk derinliği bit cinsinden ölçülür. Piksel basına daha fazla bit kullanılırsa, görüntünün renk detayı daha hassas, daha gerçeğe yakin olur. Tabii, renk derinliği arttıkça bellekte saklanması gereken bilgi sayısı da bit cinsinden artar. Bunun yanında ekran kartının işlemesi gereken veri sayısı artar, maksimum tazelenme hızı düşer. Aşağıdaki tabloda günümüz bilgisayarlarında kullanılan renk derinlikleri
Verilmiştir:
Renk derinliği görüntülenen
Renk adedi
Piksel basına bellekte
Kaplanan alan (Byte)
Renk derinliğinin genel ismi
4 bit (24) 16 0,5 standart VGA
8 bit (2Cool 256 1 256 renk
16 bit (216) 65,536 2 yüksek renk (high color)
24 bit (224) 16,777,216 3 gerçek renk (true color)
Ekran Kartı Tazelenme Hızları Ve Interlace: bir ekran kartında, ekran kartı belleğinin (video belleği) içeriğini okumaktan sorumlu aygıt Ramdac'tir. Bellekteki sayısal verileri (1 ve 0'lardan oluşan) okuyup monitörün görüntüleyebileceği analog video sinyallerine dönüştürür. Ramdac'in dönüştürme ve aktarma becerisi, tazelenme hızını belirler. Bir ekran kartının tazelenme hızı, Ramdac'inin video sinyallerini saniyede kaç kere monitöre gönderebileceğine bağlıdır. Aynı şekilde monitörün de tazelenme hızı olur, çünkü o da bu gönderilen sinyallerle ekranı tekrar tekrar boyar. Bu işlemler belirli bir hızda yapılmazsa titreşim olur; gözü rahatsız eder. Tazelenme hızı bir frekans birimi olan Hz (hertz) cinsinden ölçülür. "interlacing" daha yüksek çözünürlüğü "ucuza" sunmak için geliştirilmiş bir tekniktir. Ekranın satırlardan oluştuğunu ve bu satırlara bir numara konduğunu düşünün. Interlacing tekniğinde, monitörün elektron tabancası her tazelenme sırasın-da ekranın sadece yarısındaki satırları (tek veya çift numaralı satırları) yeniler. Intelacing normalde 87 Hz'de yapılır (aslında ekranın yarısı tarandığından 43.5 Hz). Bu işlem hızlı yapıldığı için gözümüz tek ve çift satırlardaki renk değerlerini ayrı ayrı çiziliyormuş gibi görmez ama toplam etkisi olumsuz olabilir. Örneğin yüksek tazelenme hızı isteyen animasyon, video gibi uygulamalarda titreşim yaşanır; çoğu insan da bunu fark eder, gözü rahatsız olur. Bu yüzden not-interlaced monitörler kullanmayı tercih ederiz.
Günümüzdeki Ekran Kartları:
Günümüzün ekran kartları daha çok 3d grafikleri hızlandırıcı özellikleri ile ön plana çıktılar. Bu yüzden bunlara "3d grafik kartları" veya "3d hızlandırıcı" adı da verilir. Piyasaya hakim olan bu grafik kartlar iki boyutlu işlemlerde de (örneğin Windows altında çalışan ofis uygulamalarında, veya doğrudan Windows'ta) yüksek performans sunduklarından, bugünlerde 3d hızlandırma özelliği olmayan ekran kartı almak pek akıllıca değil. Üstelik oyunların dışındaki 3d uygulamalar da bu kartlardan artik yeterince yararlanabiliyor. Yine de sadece ofisinizde sadece Word, Excel gibi uygulamaları çalıştırmak, Internet'e bağlanmak için bir ekran kartı istiyorsanız, 3d özelliklerinin gelişmiş olup olmaması veya 3d uygulamalarda hızlı olup olmaması pek fark etmez, ucuz kartlar da isinizi görür. Günümüz ekran kartlarının becerileri, büyük ölçüde üzerlerindeki işlemcilere bağlıdır. Nvidia, 3dfx, ati, matrox, Intel, sis, s3 gibi firmalar grafik işlemcileri üretiyorlar. Örneğin nvidia firması riva 128, riva 128zx, riva tnt gibi işlemci modellerinin ardından riva tnt2'yi çıkardı ve bu işlemcilere sahip kartlar yeni piyasaya giriyor. Nvidia'nin en büyük rakibi 3dfx firması başlarda sadece oyuncular için, mevcut ekran kartına bağlanarak 3d oyunlarda çalıştırılabilen voodoo ve onu takiben voodoo2 kartlar üretti. Arada firmanın aynı amaçla 2d ve 3d uygulamalarda çalışan (yani ayrıca bir ekran kartı gerektirmeyen) modeli voodoo rush pek başarılı olamamıştı. Ardından 2d ve 3d'nin başarı ile uygulandığı ama sınırlı özelliklere sahip voodoo banshe geldi. Şimdi de firma voodoo3 ile kullanıcıların karsısına çıkıyor. Matrox firması ise g100 ve g200 işlemcilerinden sonra simdi de g400 işlemcili modellerini piyasaya sürüyor. Bir zamanlar piyasanın lideri olmasına karşın 3d grafiklerde pek başarılı olamayarak geri plana düsen s3 firması ise tekrar toparlanmak için bu alanda ürettiği savage işlemcisinin ardından savage4 işlemcisini çıkardı. Atı ise yarışa rage serisinin son üyesi rage 128 işlemcilerle katılıyor. İşlemcileri ile bildiğimiz Intel firması, i740 işlemcisi ile gruba dahil oldu ama bu ucuz işlemci oyun severler tarafından eksik özellikleri ile pek rağbet görmedi. Firma bunun ardından henüz yeni bir grafik işlemcisi çıkarmasa da üzerinde çalıştığı biliniyor.
1.3.2.3 Sabit Disk (Hard Disk) Sürücü
Sabit disk bilgisayarın "veri merkezi"dir. Tüm programlarınız ve verileriniz burada saklanır. CDROM, teyp yedekleme birimi, disket gibi başka veri depolama ortamları da vardır ama sabit diskler, genelde hepsinden daha yüksek kapasiteli olabilmeleri, daha hızlı olmaları ve bilgisayar içinde sabit olmaları nedeniyle diğerlerinden ayrılır.
Yıllar boyunca sabit disklerin kapasiteleri, hızları ve fiyatlarında büyük değişiklikler oldu. 15 yıl önce 10 MB'lık bir disk 1000 $'a alınabilirken, bugün 65 GB'lık (yani 6500 kati kapasiteye sahip) bir sabit disk 180 $ civarında bir fiyata alınabiliyor, üstelik yeni diskler çok daha yüksek hızlara sahip. Sabit disk içinde metalik bir maddeden yapılmış, ama üzerindeki manyetik kaplama sayesinde yazılıp okunabilen bir veya daha fazla üst üste dizilmiş disk plakası vardır. Bu plakalar sabit bir hızda dönerken alttan ve üstten disk plakası üzerine oturan okuyucu kafalar, disk plakası üzerine bilgi yazar veya yazılmış bilgileri okur. Yani sabit diskte, diğer çoğu donanım aygıtının aksine hareketli parçalar vardır.
Disk üzerindeki veriler, silindirler (cylinder), izler (track) ve bölümler (sector) halinde düzenlenir. Silindirler, diskin yüzeyindeki konsentrik izlerdir. Yani bir diskteki tüm disk plakalarının arka ve ön yüzeyinde birbirine denk gelerek sütun oluşturan her bir izin oluşturduğu bu sütuna silindir adı verilir. İz ise sektörlerden oluşur ve sektörler bir diskin 512 byte'lik en küçük birimidir.
Bir Diskin Hızını Belirleyen Çeşitli Faktörler:
1. Dönüş Hızı (Devir/Sn): her disk belli bir hızda döner. Günümüzde IDE arabirimini kullanan çoğu disk 5400 devir/sn hızında dönerken yakin zamanlarda 7200 devir/sn IDE diskler de yaygınlaşmaya başlamıştır. Hızlı SCSI disklerde ise 10 bin devir/sn. ulaşılabilir
2. İz Basına Sektör Sayısı: bir diske bilgi yazılırken dışarıdan başlanıp içeri doğru ilerlenir. Diş izler doğal olarak daha uzundur ve üzerlerinde daha fazla sayıda sektör vardır. Oysa diskin dairesel sekli nedeniyle her iz kafa altındaki tam bir turunu aynı sürede tamamlar. Bu da diş izlerdeki sektörlere bilgi yazmak veya okumak için daha hızlı erişildiğini gösterir.
3. Erişim Süresi (Access Time): aynı dosyanın veya çalıştırılmak istenen programın parçaları farklı izlerde olabilir. Erişim süresi kabaca, aranan bilgilere ulaşılması için bir izden diğerine, bir kafadan diğerine ve bir sektörden diğerine geçilerek aranan bilginin yer aldığı sektörün okunmasına kadar geçen ortalama süredir ve milisaniye cinsinden ölçülür.
4. Dahili Veri Transfer Hızı: amaç diske veri göndermek ve diskteki verileri almak olduğuna göre, transfer hızı bir diskin performansını belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Dahili transfer hızı, disk plakaları üzerinden okunan bilgilerin, disk üzerindeki tampon belleğe, disk dışına gönderilmeye hazır halde aktarılması işleminin hızıdır. MB/sn cinsinden ölçülür.
5. Kullanılan Arabirim: diskten çıkan veriler, işlenmek üzere belleğe gider demiştik. İşte bunun için bir arabirim kullanılır. Artik IDE disklerde saniyede 33 MB veri aktarımı yapan ultra DMA/33 veri yolu standardı kullanılıyor. Oysa okunan bilgi diskin tampon belleğine yeterince hızlı veri aktarımı yapılmazsa bu kapasitenin pek bir önemi yoktur. Çünkü, diskin tampon belleğine daha yavaş bir sürede bilgi aktarılırken bu veri yolu atıl kalır. Bu yüzden 16,6 MB/sn kapasiteye sahip ata-2 disklerden ultra DMA/33 disklere geçildiğinde disklerin hızı iki kat artmamıştır. Çünkü, diskin dahili transfer hızı daha önemlidir. Aynı şekilde bugünlerde ultra DMA/66-100 disklere geçilmiştir. Bu da yine disklerin iki kat hızlanacağını göstermemektedir. Yine de yeni standartlar piyasaya hakim olmaktadır ve hızı belirleyen diğer faktörlerde de iyileşme olmaktadır.
Master/Slave: bir ana kart üzerinde iki IDE portu vardır ve her birine ikişer depolama aygıtı bağlanabilir demiştik. Bu portlardan biri birincil (primary) diğeri ikincil'dir (secondary). Bu portlardan birine iki aygıt bağlanacaksa birisi ana aygıt (Master) diğeri ikincil aygıt (Slave) olacaktır. Bu aygıtlar dört adede kadar sabit disk olabilir veya ana sabit disk dışında bunlardan biri veya birkaçı yerine CD-rom sürücü, CD yazıcı, DVD sürücü bağlanabilir. Bir sistemde aynı IDE kablosu üzerinde iki disk varsa bunlardan biri Master, diğeri Slave olacaktır. Çünkü normalde işletim sistemi ana sabit diske yüklenir ve buradan açılır. Bu ayarlamayı diskin arkasındaki bir Jumper sayesinde yaparız. Diskin üzerinde Jumper hangi konumdayken diskin Master, hangi konumdayken Slave olduğu yazar. Aynı kural, aynı kablo üzerinde bir disk, bir CD sürücü veya CD yazıcı varken de geçerlidir. Ayrıca bilgisayarda kullanılan ses kartı üzerinde bir üçüncü IDE kanalı olabilir.
1.3.2.4 Teyp Yedekleme Birimleri
Genellikle önemli ve çok sayıda verinin bulunduğu bilgisayar sistemlerinde kullanılır. Bankalar ve büyük hacimli is yerleri buna en güzel örnektir. Bilgilerin önemliliği ve çokluğu, disk/disket gibi yedekleme alternatiflerini güvenlik ve kapasite açısından ortadan kaldırmaktadır. Örneğin, bir bankada ya da benzeri bir is yerinde oluşturulan günlük verinin 100 MB civarında olduğu düşünülürse, veriler sıkıştırılarak diskete alınsa bile, ortalama 50 adet disket gerekecektir. Çoğu teyp yedekleme birimi, gerek veri sıkıştırma gerekse diğer tekniklere başvurarak, 1gb'a kadar veri yedekleyebilirler. Günümüzde bu değer daha da artmıştır. Bu durum da yedekleme birimlerinin disketlere göre ne kadar pratik olduğunu göstermektedir. Yedekleme birimleri ile gelen teyp yedekleme yazılımları, yedekleme işleminin kolayca yapılmasını sağlamaktadırlar. Bu tür yazılımların, hem kullanımı daha kolaydır hem de performansları iyidir. Ancak, çoğu yedekleme birimi DOS ortamında çalışmaktadır. Bu nedenle, Windows arabirimi olan yedekleme yazılımının sunduğu arka plan çalışma seçeneğinden yoksundur. Arka plan çalışma seçeneği, zamanını yedeklemeye ayırmak istemeyenler için idealdir. Teyp yedekleme birimleri harici ve dahili biçimde olabilmektedir. Eğer bilgisayar sisteminin boş bir sürücü yuvası varsa, buraya kolayca takılabilecek dahili bir teyp yedekleme sürücüsü, uygun bir çözümdür. Dahili teyp yedekleme birimlerinin çoğu, disket sürücü ile aynı arabirimi kullanır. Harici yedekleme birimlerinin iki modeli vardır. Birisi, bilgisayar üzerine takılan bir arabirim yardımı ile kullanılır. Diğeri ise, doğrudan paralel porta takılarak kullanılan modeldir. Bu modelde arabirim
Kullanılmadığı için performans düşmektedir. Ancak, taşınabilir olmaları bir avantaj sayılabilir.
Yedekleme için, teyp yedekleme sürücülerinin disketleri diyebileceğimiz kasetler (data kartuş) kullanılır. Kasetlerin de, disketlerde olduğu gibi, veri kaydetmeden önce formatlanmaları gerekir.
Kasetlerin bozulmasını engellemek için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar:
kasetleri çok nemli ortamlarda bırakmayın. Kaset içindeki manyetik şerit, nemden birbirine yapışabilir. ·
doğrudan güneş ışığına ve ısıya maruz bırakmayın. Bu şekilde, manyetik şerit zarar görebilir. ·
kaset içindeki manyetik seride kesinlikle dokunmayın. ·
kasetleri duman, toz, statik elektrik gibi etkilerden korumak için özel koruyucu kabı içinde saklayın. ·
kasetleri manyetik ortamlardan uzak tutun. ·
son olarak da kasetleri periyodik olarak güncelleyin. Bu işlem, saklanan bilgilerin güvenliği açısından gereklidir ·
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder